Ağızla kuş tutma kursu


Bekleme salonunda parfümünün markasını bir türlü soramadığı mimar kadınla beraberdi yine. Bu saatlerde bekleme salonu kalabalık olmazdı.

Sırasını bekliyordu. Kurs idarecileri kurumsal ciddiyete sadık kalmış olsa gerekti. Ya da tesisteki intizam basit bir tesadüftü. Ortadaki sehpada dergiler falan yoktu. Çok sadeydi her yer. Sadece karşıdaki duvarda büyükçe bir tablo vardı. Sonradan Fransız özgürlük ressamı Gustave Courbet'in Normandiya tablosu olduğunu öğrendiği tabloya bakar dalar giderdi bekleyenler.





Geçen hafta girdiği kuş yakalamaya giriş seansına bir bülbülü ağzıyla tutmaya çok yaklaşmıştı.

Hayvan daha önceki seanslarda odada bulunan asi kuşlara göre daha sakin bir kuştu.

Hayatı sorgulamaktan bıkmıştı. Zamanla başaracağına inandırıyordu kendini. Onun için bir madalya kazanmak, ödüllü bir iş çıkarmak değildi arzulanan başarı payesi. Zihnini büyük oranda temizlemiş başarının kıstası olarak ağızla kuş yakalama kursunda başarıyı yakalamış olmak yeterliydi.

Eğer bunu başarabilirse hayatı kendi içinde tesis edeceği yeni disiplin sayesinde istediği gibi yaşayabilecekti.

Odadaki plazmada geri sayımı izlemiş ve kendini atik bir kaplan gibi hissetmişti. Geri sayım bittiğinde kuşun kafesi açılıyor ve bülbül, kanarya ya da kumru türündeki huysuz kuş odanın içinde dolaşıp duruyordu. Siz de elleriniz bağlı olmak suretiyle ağzınızla kuşu dişleriniz arasında tutmaya çalışıyordunuz.

Dudaklarına kuşların karşı koyamayacağı darı sıvısından yapılmış bir krema sürüyorlardı odaya girerken. Aç bırakılan kuşlar ağzına doğru geliyordu ve yakalaman mümkündü.

Kursta bulunmanın, sıranı beklemenin, seans odasına girmenin, en güzel yanı zihinde sonsuz bir ferahlamaya yol açmasıydı. Telaş yapıyordun evet! Ama sadece siz istediğiniz için oradaydınız ve bu yeterli bir motivasyondu.

Cesurdu, istekliydi... Yapabilirdi. İyi bir insan olmanın acı bedellerini ödemekten sıkılmış, internette gördüğü bu kursa yazılmaya karar vermişti.  Herkesi mutlu etmenin tek yolunu öğretiyoruz yazıyordu kursun internet sayfasında.
Karısı ya da kocasıyla ailesi arasında kalan çiftler, iş yerinde insanlarla geçinemeyenler, geçinse bile sürekli kendinden yiyenler, tutunamayan öğrenciler kursun müdavimi olmuştu şimdiden.

Huzursuz ruhlarla, zamana ve mekana ait hissedemeyen niceleri arasında bir fenomen haline geliyordu mekan. neyse neydi. Burada olmaktan memnundu.

Kadının parfümünü soracaktı bir dahaki sefer. Muhakkak soracaktı.



04.04.2017 İstanbul


Görsel:
https://tr.pinterest.com/pin/35325178304406774/





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

E-58 güncesi