Türk girişimciği: pert hikaye
Girişimcilik ekosistemimizde bardağın boş tarafına
dikkatinizi çekeceğim.
Ar-Ge ve inovasyon geyiğini daha icracı ele alan g3 Forum,
kasım ortasında Suada Club’da yapıldı.
İcat peşinde 600 genç ve mentörler
yuvarlak masalarda buluştu… Her masada 10 girişimci, 2 mentör var.
Gazeteci olarak salonda geziniyor, masadaki
muhabbetleri yokluyorum…
Birkaç tane app fikri duyacağım, M2M alt
yapısı içerikler, sosyal platformlar, karşılıksız iyilik regülasyonları,
ihtiyaç, fazlalık havuzu iş fikirleri….
Futurist diyaloglar bekliyorum işte.
HBO yapımı Silicon Valley dizisi
müdavimi bir Y kuşağı evladıyım, hevesliyim, umuyorum…
Sistem şöyle işliyor:
Yuvarlak masalarda birkaç seanslık 30’ar
dakikada 12 kişi sırayla konuşuyor.
Konuşan fikrini, hayallerini
özetleyecek, mevcut fikrin üzerine bir şeyler eklenmesini umacak.
Aksilik bu ya biz Türküz ve sadece
kendimizi anlatmamız 10 dakika sürüyor.
TatlıseZeus
mentorler
Tük işi oldu maalesef. Dede Korkut’a
bağlayanlar hangisi, Tatlıses gibi “çalışın siz de zengin olursunuz” diyenler
hangisi, dakikada 72 kelime konuşma rekorunu kıranlar hangisi…
Allah sizi inandırsın ileri yaşlı
malümatfüruş bir mentörümüzün masasında, “O kadar söyledik, almayın
Suriyelileri İzmir’e diye” sözlerini duydum. Bildiğin kahve muhabbeti…
Göçmen sorunuyla nasıl baş edilir,
İzmir’e Suriyeli girişini yasaklamak falan…
Hayır yeri değil…
Mentörler anlatıyor, girişimciler
dinliyor. Yaşlılar anlatıyor, “Şöyle çalışın, böyle bilge olun…” Masadaki
gençler telefonlarına falan bakıyor…
Mentörler arasında televizyonun altın
çocuğu Acun Ilıcalı da var. Daha çok dinliyor. “Herkes anladığı işi yapmalı,
herkes İngilizce bilmek zorunda değil” falan diyor.
Herkes eğleniyor, bir nebze rahatlamış
hissediyor.
Masasındaki gençler moralle doluyor. Bir
tanesi finans alanında bir fikrini açıyor, Acun, “O öyle olmaz çocuğum, cızz”
falan demiyor. “Ne güzel abi üzerinde biraz çalış, geliştir” falan diyor.
Sabah erken kalkan Acun haliyle daha
yaratıcı olamıyor, durumu vaziyet edebiliyor ancak.
ShopTag bir
harika
Bir masada gençleri dinleyen Murat Özyeğin’i
bekleyen Emon kız kardeşleri görüyorum. ShopTag isimli App’leri aralık ayında
App Store’a düşecekmiş.
Boş yer bulamamışlar yancılar… Fikirleri
harika, mağazada bulamadığınız o eksik ürünü nerede bulabileceğinizi şak diye
gösteriyor.
Periscope yapıyoruz Emon kardeşler ile.
Muhabbetleri güzel, fikirleri başarılı, insanlar beğeniyor…
Öyle ya artık dünyayı kurtaracak
teknojiler değil, ufak ama önemli gereksinimlere cevap verecek şeyler önemli.
Para da kazandırıyor hani…
Egoistler
mentör olmasın kardeşim
Orta ve ileri yaşlılarımız maalesef
heves kırmayı, eksiklerin var demeyi seviyor.
Bir masada Türkiye’nin en güçlü iş
kadınlarından birini dinliyorum. Taramalı tüfek gibi 25 dakika, “Biz şöyle
firmayız, böyle kralız, siz de çok çalışın Allah verir” temalı sözler sarf ediyor.
Araya girmeye çalışıyorum, bu şahin
ablamızın telefonu en pahalısından… Ama camı tuz buz olmuş. Kendisi de
sanayici, “Vakumlu darbe emici malzemeyle şeffaf plastik kılıf üretmek mantıklı
olabilir mi?” diye soracağım… Amacım beyin fırtınası zeminleri oluşturmak.
Çünkü zaten bir projeci, girişimci; öğüt
ve tüyo istese her bir mentörün YouTube’da yer alan onlarca nasihat show’undan
birini izleyebilir…
Masadakilerden biri, “Evet ya haberlerde
okudum sadece İstanbul’da her gün 1.300 iPhone 6 camı değişiyormuş” diyecek,
Öteki, “Telefoncularda bu zaten var
diyecek” ben de, “Hayır, onlar sadece koruyucu cam, bazıları kalın bazıları
ince” diyeceğim.
Mentörümüz “Plastik mika grubu üretim
şefini arayacak camı kırık telefonundan. Yanımızda konuşacak, gözlerinde ufak
bir parıltı görünce sevineceğiz falan.
Sonra toplanıp iki gün sonra
İkitelli’deki fabrikaya gideceğiz, inceleyeceğiz, konuşacağız… Belki olmayacak
ama deneyeceğiz!
Gel gör ki bu aşamaların hiç birine
gelmeden, hanım ablamız, “İş hayatında cesaret nasıldır, proje nedir, kimlere
girişimci denir” geyiğine devam ediyor.
“Ben onlara vakit ayırıyorum, siz
işinize bakın” diye savunuyor kendini.
Yahu masadaki herkes daral daral yere
bakıyor, sıkılmış ölüyor insanlar be! Neyse kalktım tabi daha az sıkıcı masalar
aradım.
Nevzat Aydın
saman alevi fikirlere işaret etti, app falan
Basındanız dedik ya, yuvarlak masa
toplantıları tırt ötesi olsa da öğleden sonraki paneller başarılıydı.
Öyle ki süper kahramanımız Nevzat Aydın,
Gülden Yılmaz, Vodafone şapkasından azade yetenek avcısı Gökhan Öğüt, piyasanın
itibarlı genci Ali Sabancı, Rifat Hisarcılkıoğlu falan…
Ayy Allah’ım ağızlarından bal damlıyor…
keyifli muhabbetler, örnekler falan…
Nevzat Aydın diyor ki,
“Yemeksepeti’ni aslında 661 milyon
dolara sattık”
“Markayı bir gecede, birkaç günde
ya da birkaç yılda başarılı noktalara getirmedik. Koca 15 yılda bu noktaya
ulaşıldı”
“İntternet fikirleri Whatsapp Twitter
gibi olanlar saman alevi gibi para kazandırır oysa”
App çağında
büfeye yatırım yapan adam
App yapmak pratik ve karlı bir iş,
tutarsa alıp yürüyor. Ekosistem büyüklerine sormak istediğim şu:
Neden egonuzu bir kenara koyup bu işten
para kazanma yoluna gitmiyorsunuz?
Kabul… Dişinizle tırnağınızla inşa
ettiniz her şeyi… I just saying “Tahammül etmeyi becerirseniz altı 0’lardan
dokuz 0’lı zenginliğe ulaşırsınız” Fena mı olur?
Neden fikirlere yatırım yapmayı,
Kerkük’te yatırım yapmakla eş değer görüyorsunuz?
Önerim;
Var gücümüzle app yapalım, paranızı buna
yatırın!
Yaptık olmadı mı? Hikayesi olan bir
fikrin farklı versiyonunu başka bir app’le yapalım.
Gencin göz
bebekleri ışıldıyor
Kullanıcı dostu ve en azından bir adet
ihtiyaca çözüm olsun tutar.
Salondaki kafa çocuklarla muhabbet
ediyoruz. Vodafone, TEB, Özyeğin Üniversitesi… Bunlar kuluçka konusunda samimi
ve yol açan ağ(a)lar…
Buralarda filizlenen projeler var.
Fikirlerini bu ağlarda geliştiren gençler bana fikrini anlatıyor ben
cesaretlendiriyorum, ben onlara anlatıyorum onlar “kesin tutar” diyor.
Y kuşağı Y kuşağıyla çok iyi anlaşıyor,
çünkü ego meselesi yapmıyoruz.
Sanırım büyükler “ben düşünemedim bu
bebe mi düşünecek” tribine giriyor…
willMe
WillMe fikri enteresan bir mevzu.
Teknoloji bizi yalnızlaştırdı ama bu tek
başınalığı yine tech üzerinden ifade edebilir ya da etkisini azaltabiliriz.
Her insan unutulmaktan ve öldükten sonra
istediği insanlara hoşça kal diyememekten korkar.
Eski sevgili, bir dönem bozuştuğu
akraba, artık görüşmediği ev arkadaşı, okulda ön sıradaki o çocuk falan…
Kullanıcı vasiyetini hazırlayacak.
Ben ölünce (3 ay app’i açmazsam) şu
hazırladığım videoyu bu isme ulaştır.
Maili, telefonu değişmiş olsa dahi
ulaştır.
Bu mektubu şu isim soy isimli şimdiki
telefon numarası bu olan eski sevgilime ulaştır” diye.
Gence bu kırıntıları anlatıyorum gözleri
parlıyor, en open mind mentöre anlatıyorum “nerden para kazanacaksın” diye
soruyor.
Tepeden bakış, sırıtmalar falan…
Üzerinde konuşarak “ya harbi ona bir
bakalım” değil.
“Sen kimsin koçum, ben nice fikirleri
tükürüp atmışım ohooo” bakışı.
“Yahu bak Telekom devlerinin işi
iletişim…Türk Telekom filan, bir tanesi tüm iletimlerin sağlıklı yürüdüğünden
emin olmakla sorumlu olabilir, 2100’e giden yolda harika bir fikir bu vasiyet
olayı”
“teknolojiye güzel bir yerden
yaklaşmışsın, adı vasiyet mi olur bilmiyorum ama, hatıra bırakan teknoloji
ilgimi çekti”
“Cam şişeye bir kağıdı rulo yapıp
koymuşuz
“insan ihtiyaçlarını ve geleceğin
gereksinimlerini görebilen bir ton şirket var” “gelir modeli en son düşünülecek
problem” falan dese,
Daha ileri gidip
“Bu akşam şu fikrini ete kemiğe
bürüyelim mi dostum ne dersin, harika bir iOS developer dostum var, bu işe bayılacak”
falan dese….
Bu nasıl mümkün biliyor musunuz?
Gencin1’i çıkıp bazı inşalara iğne falan sokmaya başlar, bunu bir de büyük
yapar sonra… Bla Bla
Gencin çok söz
dinleyeni katılımcı oluyor, girişimci değil
Microsofttan üst düzeybir Türk bir defasından
bana, “Biz girişimcinin diretmeyenini, söz dinleyenini severiz” demişti. Tamam
tamam ima etmişti.
O kendi bileceği iş. Platin, zümrüt
sponsor falan olduğu bilmem kaçıncı etkinlikte aynı projenin virgülü değişik
olanına, bilmem kaçıncı defa para ödülü vermekle yetinmek zorunda kalabilir.
By the wai Forumda standını gördüğüm
Robin Code hareketi 16 yaşa kadar olan çocuklara 0-1’lerle hayatı öğretiyor.
İlköğretime kod yazma dersinin tartışıldığı günümüzde müthiş bir adım.
Tek kelimeyle harika!
İngiliz
diplomat neyin peşinde?
Birileri girişimciliği yuvarlak masa
formatında uygulayacak ve bu korkarım Türk regülasyonu olmayacak.
İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosu Leigh Turner mesela. G3 Forumu’nda oradaydı…
Mevzuyla cidden ilgili bir head hunter…
Ne ego tatmini, ne sosyal
sorumluluk, ne de hatır-gönül için bulunuyor orada…
Para kazanacak fikirler arıyor. Fikir
sahiplerini paso ülkesine çağırıyor.
Yemek yerken selam veriyor. Önceden de
muhabbetimiz var biraz. Game of Thrones’tan konuşuyoruz, adapte oluşuna, bize
hakim oluşuna şaşıyorum…
Bay Turner’a bakıyorum 57
yaşında bir diplomat, girişimcilikle ilgili her etkinlikte en önde.
Türklerin potansiyelini, o potansiyeli
yıldırmaya yeminli “büyük balık” Türkleri de çok iyi analiz etmiş.
Saygı duyuyorum. Allah selamet versin
bizim büyüklerimiz usta-çırak kültürü görmüş ya, en azından mürşit derviş
formatını denemek istiyor girişimcinin üzerinde…
Son sözlerim birkaç fikrimden kırıntılar
olacak, kimsenin umurundaolmasa da bunlar hakkında düşünmeyi sürdüreceğim.net
App tırı,
kombinimisenyap,
bilenesor,
eksimleben,
bitisikpayda,
beniuyandir,
tamirservisi,
Rent a link
Bitanesin.net linkini bi günlüğüne
kiralamak sevgiliye yapılacak hoş bir jest. Customise içerikler falan ;)
biraz kafa
açtık, affola,
sevgiler
Musab
Yorumlar
Yorum Gönder